İzmir’de Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda Selanik’ten İzmir’e göç eden Fahrettin-Hüsnü kardeşlerin 1913 yılında kurduğu Yavuz Kitabevi bu yıl 110’uncu yaşını kutluyor.
Soyadı Kanunu ile şahsen Atatürk tarafından ‘Kitapçı’ soyadı verilen ailenin mirasını ikinci jenerasyon olarak bugüne kadar getiren Ragıp-Birgül Kitapçı kardeşler babalarından devraldıkları mirasa sahip çıkıyor.
Kitapçı kardeşler, ilerleyen yaşlarına karşın her gün dükkanlarına gelip, kitapları raflara yerleştiriyor ve müşterileriyle yakından ilgileniyor.
Ailesinin Balkan Savaşları sonrasında Selanik’ten İzmir’e göç edip geçimlerini sağlamak için kitap ve kırtasiye dükkanı açtığını belirten Ragıp Kitapçı, “Babam ve amcamın kurduğu bu dükkanda ailenin öbür mensupları da birlikte çalışmış. Amcamız İstanbul Hukuk Mektebi mezunu. Dedemiz Selanik’te müderrislik yapmış. Manastır, Üsküp üzere yerlerde vazifelerde bulunmuş. Aile buraya göç edince kendi durumlarına uygun olduğu için de kitap ve kırtasiye dükkanı açmış” tabirlerini kullandı.
Kitapçı, ‘Yavuz Kitabevi’ isminin ise o devirlerde meşhur gemilerden olan ‘Yavuz’ zırhlısından alındığını söyledi.
“BİZİM İÇİN ONUR VERİCİ BİR SOYADI”
Soyadı Kanunu sonrası Atatürk tarafından aileye verilen ‘Kitapçı’ soyadının kıssasını paylaşan Ragıp Kitapçı, amcaları Hüsnü Kitapçı’nın Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde vekillik yaptığını belirterek, “Milletvekilli vazifesi sırasında ve hemşehrisi olarak şahsen Atatürk ile tanışıyor. Atatürk’e kitaplar götürdüğü ve bu işi yaptığı için soyadı yasası çıktığında şahsen Atatürk, ‘Kitapçı’ soyadını veriyor. Atatürk, ‘Sizin soyadınız Kitapçı olsun’ diyor. Birinci soyadımızı o biçimde alıyoruz. Bizim için bu çok onur verici bir soyadı ve gururla taşıyoruz” diye konuştu.
Dükkanı edebiyata meraklı olan bireylerin ziyaret ettiğine dikkat çeken Kitapçı, “Halikarnas Balıkçısı olarak bilinen Türk edebiyatının kıymetli roman ve kıssa muharriri Cevat Şakir Kabaağaçlı, kendisi uzun yıllar Bodrum’da yaşadı fakat sıklıkla İzmir’e gelirdi ve bize de uğrardı. Çok gür sesi vardı. Bir de çok ünlü ‘Merhaba’ lafı vardı. Yanında sıklıkla bulunan İzmirli Şadan Gökovalı da olurdu. Bunlar daima edebiyat meraklısı kişilerdi” dedi.
“BU MİRASI HERKESİN BİLMESİNİ İSTİYORUM”
Babalarının mirasını yaşatmaktan ötürü gurur duyduklarını belirten Birgül Kitapçı da “Bugüne kadar yaşattığımız kurum inşallah devam edecek. Maddi manevi her taraftan onunla gurur duyuyoruz. Bize bırakılan bu mirası en uygun formda herkese tanıtmayı ve bu mirasın ne kadar kıymetli olduğunu herkesin görmesini, bilmesini düşünüyorum. Babamızın bize bıraktığı bu ismi en uygun halde temsil etmeye çalışıyoruz. Değerli olan insanın yaptığı işlerde etrafa verdiği yarardır. Değerli olan onu layıkıyla yapabilmek. Biz de kardeşimle onun için çalışıyoruz” diye konuştu.
Ragıp Kitapçı’nın oğlu Cenk Kitapçı ise “110’uncu yılı bu sene kutlayacağız. Bunu devam ettirmeye, en düzgün formda hizmet etmeye çaba ediyoruz. İleride de bu biçimde devam ettirme niyetindeyiz” sözlerini kullandı. (DHA)