Bunda Styron’ın idealist duruşu ve insan tabiatını farklı açılardan okuyabilen kendine has bakış açısının tesiri Escort Bayan büyük Styron okurunu süratlice içine çektiği kimine nazaran karanlık kimine nazaran naif dünyasıyla yarım asırdır dünya edebiyatının ustaları ortasında sayılıyor Türkiyeli edebiyatseverlere yeni bir ufuk açacak William Styron’ın tüm yapıtları Bayan escort lisanımıza çevriliyor Müellifi yapıtlarıyla tekrar Türkçe’ye kazandıran Doğan Kitap seriye Styron’ın başyapıtı kabul edilen Sophie’nin Seçimi ile başlıyor
Çağımız Amerikan edebiyatının ustalarından kabul edilen William Styron 2 Dünya Savaşı sonrası Escort muharrirler nesli içinde şiddetli tarihi ve ahlaki problemleri ele alışıyla tanınan bir isim Amerika’nın Güney eyaletlerinde doğup büyüyen müellif ele aldığı hususlar kadar yazma biçimiyle de Hemingway ve Faulkner’ın mirasçısı kabul edildi ortalarında James Jones Nazaran Vidal Norman Mailer üzere isimlerin olduğu kendi jenerasyonunun en değerli yaratıcılarından biri olarak isim yaptı
İLK KİTABI 1951 YILINDA YAYINLANDI
1925 yılında Amerika’nın Virginia eyaletinde dünyaya gelen Styron kendi neslinin en kıymetli muharrirlerinden İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD Deniz Kuvvetleri’nde teğmen rütbesiyle misyon yapan müellif ordudan ayrıldıktan sonra buradaki tecrübelerinin de katkısıyla kendini büsbütün yazıya adadı Yazı tecrübesi boyunca desteğini yakın tarihten ve ilhamını bireyin kendini keşfinden alan eserler kaleme alan Styron’ın birinci kitabı Lie Down in Darkness 1951’de yayınlandı Roman Hiroşima’nın bombalandığı bir dünyada genç bir bayanın sıkıntılı aile yaşantısını anlatıyordu Kısa müddette Prix de Rome mükafatına layık görülen Styron daha bu birinci kitabıyla Amerika’da olduğu kadar Avrupa’da da beğenildi ve ün kazandı
ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ
Ardından yayınlanan The Long March 1957 Set This House on Fire 1960 ve The Confession of Nat Turner 1967 tam da ırkçılığa karşı toplumsal hareketlerin en ağır olduğu devirlerde okurla buluştu The Confession of Nat Turner ile Pulitzer Ödülü’ne layık görülen Styron’ın kitabı gündelik hayatı hiç olmadığı biçimde sunuyor olması ve klişeleri yıkması ile övgü topladı Irkçılığa karşı güçlü bir itiraz olan ve çok tartışma yaratan kitabın en büyük destekçilerinden biri James Baldwin de Styron’ın yakın arkadaşlarındandı
Bir periyot İtalya ve Fransa’da yaşayan Styron’ın bakış açısını en çok etkileyen isimlerden biri de Fransız filozof Jean Paul Sartre oldu Özgürlük ve sorumluluk üzere çağının yakıcı sıkıntıları üstüne düşünmeyi seven Styron’ın en çok etkilendiği başka muharrir ise elbette Albert Camus’ydu Sartre ve Camus’nun tesirlerinin yapıtlarında de hissedildiği Styron edebiyatında Amerikalıdan çok Avrupalı tadı var yorumlarıyla karşılanmıştı
BAŞ YAPITA DÖNÜŞTÜ
Yaklaşık 10 yıl sessizliğini koruyan Styron’ın en değerli yapıtlarının başında gösterilen Sophie’nin Seçimi ise 1979’da yayınlandı Eser Polonyalı Sophie’nin Nazi kampındayken yapmak zorunda kaldığı bir seçim ve bu seçimin ağır yükünü anlatıyor Yayınlandığı tarihte en çok satanlar listesinin tepesine yerleşen kitap birebir yıl beyazperdeye uyarlanmakla kalmayıp Sophie rolündeki Meryl Streep’e de Akademi Ödülü’nü kazandırdı Kurgu olmasına karşın insan tabiatı irade güzellik ve merhamet üzere kavramlara getirdiği özgün bakış ve gerçekçi anlatımıyla Amerikan edebiyatının en kıymetli yapıtlarından biri unvanını aldı Günümüzde de yeniliğini koruyan roman hem dünya tarihinin hem de insanın gizli zaaflarının hudutlarında gezinirken bıçak sırtı bir durumu epey çarpıcı halde lisana getirmesiyle üzerine çok kelam söylenecek bir başyapıta dönüştü
Styron’ın daha sonra yayınlanan ve çok ses getiren bir öteki çalışması Darkness Visible 1990 ise insan ruhunun karanlık taraflarına dokunan ve otobiyografik ögeler içeren bir eser olarak okurlarını etkiledi A Tidewater Morning Three Tales From Youth 1993 ve Fathers and Daughters In Their Own Words 1994 kitapları ile devam ettirdiği müelliflik mesleğinde ulusal ve memleketler arası alanda sayısız ödül kazanan Legion d’Honneur sahibi Styron ayrıyeten ülkesinde de Ulusal Kitap Ödülü’ne layık görüldü