Ulusal tenisçi İpek Soylu, Sözcü Skor’a konuştu: ‘Hedefim ilişkin olduğum yere dönmek!’

Teniste dönem tüm süratiyle devam ederken Türkiye’de de tenis ismine heyecan verici olaylar olmuyor değil. Türkiye’de ferdî sporlara ve “amatör” branşlara olan bakışın yavaş da olsa değişmeye başladığı da aşikar. Böylesi bir girizgahın bir ‘ama’ya muhtaçlığı var. Bizim ‘ama’mız da şu: Değişimi maalesef düzgün çalışan bir spor siyasetimiz olmadığı için yüklü olarak ferdî eforlarla yaşıyoruz. Gençler bilinçleniyor, aileler bilinçleniyor, vizyonlu ve uzman antrenörler ortada sırada atletlerimizin yoluna çıkıyor, kulüplerimizde yer buluyor.

Sporda istisnalar ülkesi olan Türkiye’de parmakla gösterilecek istisna isimlerden biri de İpek Soylu. 2014 US Open’da genç kızlarda çiftler şampiyonluğu elde ederek tarihe geçen 23 yaşındaki ulusal tenisçi Türkiye’nin umut vadeden kuşağının artık tecrübeli bile diyebileceğimiz bir modülü. Son iki dönemdir istediği performansı gösteremeyen Soylu, bu döneme stratejisini değiştirerek başladı ve bu değişikliğin de meyvesini aldı. Son olarak ITF’in Tayland’da düzenlidiği ve toplamda 25 bin Dolar para ödüllü turnuvada hem tek bayanlarda hem de çiftlerde şampiyonluğa ulaştı. İpek Soylu şampiyonluğu, maksatlarını ve yaşadığı değişimi Sözcü Skor’a anlattı.

Öncelikle tebrik ederim. Her şampiyonluk özeldir elbette lakin bu seferki zaferi “özel” kılan ne sizin için?

Her puanın, her oyunun, her setin, her galibiyetin özel bir manası var aslında benim için. Yalnızca galibiyetlerden değil yenilgilerden de dersler çıkarmaya çalışıyorum. O yüzden kortun içinde olan her şey temelde özel benim için. Fakat bu şampiyonluğu başka bir yere koyuyorum. Bu sene başı mesleğimi yönetecek profesyonel bir grupla çalışmaya başladım. Adım adım planlamıştık seneyi. Yeni bir lokasyon, yeni antrenör, kort içi ve kort dışı çalışmalardan oluşan bir sistemimiz var. Ben yalnızca saha içine konsantre oluyorum. Onun dışındaki tüm noktaları grubum organize ediyor. Konsantrasyonum saha içinde olduğu vakit da muvaffakiyet elde etme talihi yüksek oluyor. Sene başında verdiğim kararın ve bu takım çalışmasının karşılığını görmek çok hoş bir his. Uzun ortadan sonra bu düzeyde kazandığım birinci tekler şampiyonluğu ayrıyeten; o yüzden özel olarak nitelemek mümkün.

Instagram hesabınızdaki şampiyonluk paylaşımında “Bu döneme başlarken yesyeni bir sayfa açmıştık. Yeni bir takım, yeni amaçlar ve yeni heyecanlar. Adım adım gideceğimiz bir yol belirleyip tüm planlamamızı ona nazaran yapmıştık. Yeterli günlerimiz kadar kötülerinin de olacağını biliyorduk. Ancak bu sefer bir şeye kesin olarak karar vermiştik; ne olursa olsun, gayelerimizden dönmeyecektik” tabirlerini kullandınız, bu maksatları açar mısınız? Bu dönem nedir gayeniz?

Bu gayeleri yalnızca dünya sıralaması ve kupa olarak değerlendirmemek gerek. Bir bütün olarak yeni bir sayfa açtım mesleğimde. Hem kort içinde hem kort dışında çalışmalar yapıyorum. Fizikî ve mental olarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Gayem anlık muvaffakiyetler yerine bunu orta ve uzun periyoda yaymak, bir istikrar yakalamak. Bunun için yalnızca maç kazanmanız yetmiyor; o seviyeyi sürdürebilmek için mental olarak da hazır olmanız gerekiyor. Daha somut amaçlar duymak isterseniz, bu sene yola çıkarken birinci maksadımız o kazanma hissini geri getirmekti. Evvel Mısır’da, sonra Tayland’da kazandığımız turnuvalarla birinci amaçlarımızı gerçekleştirmiş olduk. Bundan sonraki maksadımız benim tanımımla “Ait olduğum yere” dönmek. Bunun ne demek olduğunu şayet bir sefer daha röportaj yaparsak anlatırım. Şimdilik sürpriz olsun.

İstediğiniz üzere geçmeyen yaklaşık iki yılın akabinde 2019’da yükselen bir form grafiği içindesiniz? Sizin için bu periyotta değişen ne oldu ve nasıl zorluklarla çaba ettiniz?

Bazı kararlar aldım ve uygulamaya başladım. Muvaffakiyet grup çalışmasıyla geliyor. Tıpkı maksada inandığımız bir takım oluşturduk. Daha evvelce her şeye kendim karar verebileceğimi düşünüyordum, artık her noktada profesyonellerin fikirlerinden faydalanıyorum. Ben çizdiğimiz planlama içerisinde korttaki işime konsantre oluyorum. Temel farklılık bu.

Gençlerimize ilham vermesi açısından hikayenizin nasıl başladığını, yaşadığınız zorlukları ve profesyonelliğe nasıl geçtiğinizi anlatır mısınız?

Ben tenisi seven, oynayan bir ailede büyüdüm bu yüzden birinci spor anılarımda daima kortlar var. 6 yaşında ailemin yönlendirmesiyle başladım zira annem de babam da tenis oynuyordu. Birinci başta hobi olarak oynadım lakin 10 yaşından itibaren turnuvalara katılmaya başladım. Her sporun kendine mahsus zorlukları var; benim yaşadığım da onlardı. Ailem başından itibaren her evrede çok yardımcı oldu bana. Benim buradan tenise başlamak isteyenlere yahut oynayanlara tek bir tavsiyem olur: Bir gaye çizsinler ve o gayeye ilerlemek için çok fazla çalışsınlar. Karşılarına kesinlikle zorluklar çıkacaktır lakin asıl memnunluk o zorlukları aştıkları vakit.

Aile dayanağının de değerinin altını çizmenizi isterim. Teniste anneler ve babalar lakin bilhassa anneler epeyce ünlü! Bir çırpıda aklımıza Martina Hingis’in annesi, Williams’ların annesi ve Murray’nin annesi geliyor. Sizin seyahatinizde ebeveynlerinizin tesiri nasıl oldu?

Ailem bu seyahatin her saniyesine bana daima dayanak verdi. Her vakit yanımdaydılar. Gereksinimim olduğu anda daima onları buldum yanımda; bu bir atlet için çok değerli. Onun dışında profesyonellerin olması gereken yerlere de hiç müdahale etmediler. Daima hürmet duydular.

İdolünüz kim?

Şudur diye söyleyebileceğim tek bir kişi yok. Farklı oyuncuların düzgün istikametlerini örnek alıyorum.

Şu an oyun tarzını en çok beğendiğiniz tenisçi kim?

Halep’in oyun usulünü seviyorum. Onun haricinde Federer’in bu oyuna kattığı zekayı ve inceliği çok beğeniyorum.

Oyununuzun en çok hangi tarafını geliştirmek isterdiniz ve buna ek olarak tüm vakitlerde erkek ya da bayan fark etmez bir tenisçinin bir özelliğini yahut imza vuruşunu alma hakkınız olsaydı seçiminiz ne olurdu?

File önünde daha faal olmak istiyorum ve bu tarafta çalışmalar yapıyoruz. Agresif bir oyun biçimim var ve file önünde daha çok durum yaratabilirim. İmza vuruşu konusundaki yanıtım Federer’in slice vuruşları.

“Tenisçi olmasaydınız” hangi alanda meslek yapmak isterdiniz?

Tenisten öteki bir mesleği düşünecek kadar bile vaktim olmadı zira kendim bildim bileli bu dünyanın içerisindeyim. Lakin gittiğim kentlerde binaları incelemeyi çok seviyorum; tahminen mimar olabilirdim. O estetik, o çizimler bana çok ilgi cazip geliyor.

Kariyerinizde “bu iş nereye gidiyor?” yahut “bıraksam mı” diye düşündüğünüz bir nokta oldu mu? Olduysa nasıl uğraş ettiniz?

Bıraksam mı diye düşünmedim fakat ümitsizliğe kapıldığım, kaygı ettiğim vakitler oldu. Bu sene başında birinci sefer bununla ilgili bir aksiyon almaya karara verdim ve bir takımla çalışmaya başladım. Etrafınızda sizi anlayan, amaçlarınıza ilerlemenizde size takviye verecek insanların olması dalgalanma anlarında sizi daha stabil hale getirebiliyor. Endişelendiğiniz bir çok şeyin aslında o kadar da büyütülmeyecek şeyler olduğunu görmenizi sağlıyor. İnsan yalnız kaldıkça problemleri daha da büyütebiliyor.

WTA sıralamasında 2019 sonuna kadar hangi noktaya gelmeyi hedefliyorsunuz?

Rakamsal bir maksat belirlemedik. Önceliğimiz kazanabildiğimiz kadar maç kazanıp; o ritmi oturtmak. Planlı ve programlı bir biçimde ilerliyoruz. Olağan ki bir ortaya geldiğimizde sıralamayla ilgili gayelerimizi konuşuyoruz lakin şu anki birinci önceliğimiz kazanmak ve bunu sürdürülebilir hale getirmek.

Bu dönem sizi bir Grand Slam’de izleme talihimiz olacak mı?

Bence çok hoş olurdu. 🙂

WTA sıralamasında birinci 30’da 24 yaş ve altında 13 atlet yer alıyor. Bu bilgiye de bakarak biz sizce en temel olarak neyi yanlış yaptık Türkiye’de ve neredeyse her spor branşındaki yetişmiş yerli antrenör eksikliğine ek olarak en temel eskiğimiz nerede?

Türkiye teniste gelişen bir ülke. Çok kıymetli genç oyuncularımız var ve dünya sıralamasında yeterli yerlere yükseliyorlar. Tesis açısından da son periyotta değerli atılımlar yaptık. Tenis enteresan bir spor ve vakit zaman çok güçlü dediğimiz ülkeler bile nesil sorun yaşayabiliyor. Misal son 15-20 yıldır sessiz olan Almanya yeni yeni hareketlenmeye başladı, erkeklerde ABD uzun müddettir bir yıldız yetiştiremiyor. Bir periyodun en güçlü tenis ekollerinden biri olan İsveç de tıpkı sorunu yaşıyor. Türkiye genç bir nüfusa sahip. Yapmamız gereken birinci şey tenise olan ilgilyi arttırmak. Bunun içine markalar ve sponsorlar da dahil. Bir çok yetenekli tenisçinin takviyeye gereksinimi var. Bu kültürü oturtmak zorundayız. Türkiye’de her spor kolunda altyapı sorunu mevcut. Eğitim ve spor sistemini entegre etmemiz lazım. Zira muhakkak bir noktaya gelince çocuklar okula devam etmek yahut profesyonel spor yapmak ortasında seçim durumunda kalabiliyor. Bir çok yeteneği de aslında o noktada kaybediyoruz. Eksiklerimiz var mı; var. Çözebilir miyiz? Yeterli bir planlamayla, evet.

Yoğun temponuzdan kalan vakitte neler yapıyorsunuz? Dizi izlemeye mesela vaktiniz kalıyor mu? Neler izliyorsunuz?

Fırsat buldukça izliyorum fakat nizamlı izlediğim bir dizi yok. Son devirlerde tarih kitaplarına ilgi duyuyorum ve fırsat buldukça notlar alıyor bir de yavaş yavaş Fransızca öğrenmeye başladım.

Sporcu ve spora başlamak isteyen gençlerimize, bilhassa genç kızlarımıza nasıl bir ileti vermek istersiniz?

Kendilerine inansınlar. Onlar kendilerine inanıp, güvendikçe başaramayacakları şey yok. Kesinlikle kendilerini geliştirsinler; çok okusunlar, araştırsınlar. Muvaffakiyet yalnızca kendini saha içinde geliştirmekle gelmiyor.